Kayboluş İsimli Kitabın Yorumu

Kayboluş – Ken GrimwoodthH3MYMMJK.jpg

Hayatınızı başka bir insanın bedeninde yaşasaydınız…Artık beyninin içine yerleştirilen küçük elektrotların kontrolündeydi…Artık zihninin sessiz bölgeleri uyanıktı ve kendi sesinde ona ait olmayan bir çığlık işitiyordu; yüzyıl öncesinden gelen… kurnaz, duygusal ve cani ruhlu birinin zihninde ve bedeninde yankılanıyordu bu ses. Epilepsi tedavisi gören Elizabeth Austin’in beynine minyatür elektrotlar yerleştirilmiştir. Elizabeth elektrotları kendisine verilen ufak bir cihazla aktif tutarak krizlerini kontrol edebilmektedir. Ve artık bırakmak zorunda kaldığı, özlediği hayata dönerek evliliğindeki sorunları çözmeye ve tekrar işine başlamaya hazır olduğunu hisseder. Buna karşın, ameliyatın bir parçası olarak son derece riskli olduğu halde fazladan elektrot yerleştirilmesine razı olur. Bu elektrotlardan biri uyarıldığında kendisine ait olmayan bir hayatı yaşamaya başladığını, başka bir bedende vücut bulduğunu fark eder. Doktorundan bu gelişmeleri saklayan Elizabeth, şimdiki ve önceki hayatı arasındaki geçişlerde bocalarken, keşfettiği yeni hayatın onu daha mutlu ettiğini hisseder. Ama bu hayatın hazırladığı korkunç oyunun içine çekildiğinden habersizdir.

Kitabı ilk okumaya başladığımda pek ne olup bittiğini anlıyamamıştım.Sonrasında konuya hakim olmaya başladım ilginç bi kitaptı daha çok macera dolu kitapları okumayı severim ama bunuda okuyasım gelmişti birde ablamın kitaplığında bulunca ilgimi çekmişti açıkçası.Konu çok güzel ilgi çekici ama daha güzel işlenebilirdi kanaatindeyim.Bu yazarla yıldızım bir türlü barışmadı.Zaman Çarkı’nı yarım bırakmıştım bunda da pek umduğumu bulamadım.Sonunu da tahmin etmiştim zaten ve tahmin ettiğim gibi çıkması artı puan oldu.Kitap tek düze ilerliyor biraz daha fazla gerilim heyecan olabilirdi.Yani çok sönük kalmış hoşuma pekte gitti diyemem.Onun yerine sadece işin sonunun nereye varacağını merak ederek okuyorsunuz sadece.

Elizabeth’in de merak duygusunun artarak çoğalmasıyla gerçek yaşamını gerçek yaşamından insanları umursamaz bir tavırla yaklaşması gereksizdi.Acaba aynı şey kendisine yapılsaydı ne hissederdi.Yazar iki olayı birbiriyle dengeleyememiş sanırım gerçek ve öbür yaşam mı desem iç içe geçirip harmanlasaydı kitap çok daha güzel olabilirdi.Biz sadece Elizabeth ve onun gördüğü yaşamı okuyoruz başka pek bir şey yok.

Ama yinede kitap size farklı bir durumu yansıtıyor gerçekte olmayan şeyleri anlatıyor.çünkü hayatınızı başka bir insanın bedeninde yaşıyorsunuz düşünsenize. Yani oyinede okumanızı tavsiye ederim tabi bu tarz kitapları eminim çok seven kişilerde vardır.Aslında Ken Grimwood başarılı bir kitap yazarı belkide bu kitapta güzeldir yani kişiden kişiye değişiyor olabilir tabikide Her neyse arkadaşlar size tavsiyem bu kitap ben okudum sizde okuyun.Bu dönem derslerim baya yoğun geçiyor bir dersimizin hocası 2 tane kitap bitirmemizi istedi aslında kişisel gelişim kitaplarını severim ama ismini verdiği kitapları pek sevemedim umarım çabucak bitirebilirim çünkü analizlerini yapıp üç hafta sonra hocaya teslim etmem lazım o yüzden okumak mecburiyetindeyim bende tabi yeni kitap almıştım Beth revis’ın dünyanın gölgesi adlı kitabı çok beğenerek aldım kapağı çok ilgimi çekti ama ben içeriğininde güzel olacağından eminim.çünkü uzayla ilgili ben çok severim de uzayın adının geçtiği konuları hatta okumadan size bu kitabı bile tavsiye edebilirim eminim beğeniceksiniz.Hatta bakın sizlere kitabın içeriğini alıntı yaptım.

Amy ve Çırak, sonunda uzay gemisi Godspeed’in kasvetli duvarlarından kurtuldular. Centauri-Dünya’da yeni bir yuva inşa etmeye ve taze bir başlangıç yapmaya hazırdılar. Bu gezegene ulaşmak için Amy, evrenin ötesinden 25 trilyon mil yol kat etmişti. Fakat bu yeni Dünya, Amy’nin umut ettiği gibi bir cennet değildi. Devasa pterodaktil benzeri kuşlar, zihin uyuşturucu toksin özelliği taşıyan mor çiçekler ve taş duvarlarında açıklanamayan ve gizemli sırlar taşıyan harabeler vardı. Peki ya en büyük sır neydi? Godspeed’in önceki yolcuları bu gezegende yalnız değillerdi. Ve eğer kalmak istiyorlarsa, savaşmak zorundaydılar. Hayatta kalma mücadelesi veren koloniyi kurtarmak ve birlikte bir gelecek inşa etmek için bir umut peşinde olan Amy ve Çırak, bunun için kimin -veya neyin- orada olduğunu bulmalıydılar. Bu yürek parçalayıcı yolculukta kendi içlerine bakmalıydılar. Kendilerini insan yapan şeyin ne olduğunu bulmalıydılar. Ya koloni yok olsaydı? Yoksa uğruna feda ettikleri her şey -dostları, aileleri, Dünya’daki yaşam- bir hiç uğruna feda edilmiş olacaktı. Sizleri seviyorum bir sonraki bloğumda görüşmek üzeree :))

Yorum bırakın